"Çünkü sağlığınız çok değerli..."
Bulgaristan'da Memorial Hastanesi, yıllar önce in vitro prosedürlerdeki yüksek başarı oranıyla ünlendi. Bununla birlikte, grubun tıbbi kurumları, yurtdışında teşhis veya tedavi ile ilgilenen kişiler için yararlı olabilecek diğer tıbbi alanlarda mükemmel uzmanlara sahiptir. Medical Carragee olarak bu uzmanları tanıyoruz ve sağlık sorununuza bağlı olarak en iyi doktorlar ve klinikler hakkında bilgi vermenin yanı sıra hastane ile hızlı iletişim kurma, tedavi için fiyat teklifi alma ve seyahat düzenlemeleri yapma konularında yardımcı olmaya hazırız.
Bizimle iletişime geçmeden önce Memorial Hastaneleri hakkında genel bilgiler edinebilirsiniz:
SERTİFİKALAR
Memorial Sağlık Grubu
Sağlık hizmetlerine yeni uygulamalar getirmek amacıyla Şubat 2000'de kurulan Memorial Hastane Grubu, birinci sınıf hekimleri ve hasta merkezli yaklaşımıyla öne çıkmaktadır. Memorial, uzman sağlık ekipleri, son teknoloji teşhis ve tedavi ekipmanları, kaliteli hizmetleri ve hasta olanaklarıyla güven kazanmaktadır.
Memorial, Joint Commission International (JCI) Kalite Belgesi ile akredite edilen Türkiye'deki ilk, dünyadaki 21. hastanedir.
İstanbul, Ankara, Kayseri, Antalya ve Diyarbakır'daki tedavi merkezleriyle Memorial Sağlık Grubu, sağlığınız için her zaman yanınızda...
- Dünya standartlarında sağlık hizmetleri 11 hastane, 4 tıp merkezi ve 6000 çalışan tarafından sağlanmaktadır;
- Yılda 2 milyon hasta ve 70.000 ameliyat;
- Ortopedi; Kardiyoloji; Sinir Bilimleri; Üroloji; Jinekoloji; Hematoloji; Gastroenteroloji gibi birçok temel uzmanlık alanında mükemmeliyet merkezleri;
- Yılda 7500 siklus ile uluslararası tüp bebek referans merkezleri;
- Uluslararası üne sahip nakil merkezleri yılda 250 karaciğer, 360 böbrek ve 150'den fazla kemik iliği nakli gerçekleştirmektedir;
- Her yıl 92 ülkeden 40.000'den fazla uluslararası hasta.
Memorial Hastaneler Grubu inovasyonda liderler arasında yer almaktadır:
- Mart 2004'te Türkiye'de organ nakli (karaciğer ve böbrek) ve ilgili laboratuvar hizmetleri için Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılan ilk özel hastane;
- Kan uyuşmazlığı varlığında başarılı bir pediatrik karaciğer nakli gerçekleştiren ilk hastane;
- Dr. Semra Kahraman, Türkiye'de ilk kez mikroenjeksiyonlu tüp bebek (ICSI) yöntemiyle bir gebelik gerçekleştirdi;
- Antalya Memorial Hastanesi, Amerikan Embriyoloji Derneği tarafından akredite edilen Türkiye'deki ilk ve tek tüp bebek merkezidir;
- Memorial Şişli Hastanesi Tüp Bebek Laboratuvarı, Türkiye ve Asya'da ISO 15189 standartlarına göre akredite edilen ilk, Avrupa'da ise 9. özel laboratuvardır;
- Şişli'deki Memorial Hastanesi Doku Tipleme ve İmmünoloji Laboratuvarı, Türkiye'nin Avrupa İmmünogenetik Federasyonu (EFI) tarafından akredite edilen ilk özel laboratuvarıdır;
- Embriyonik kök hücrelerden kalp kası hücresi üretimi ilk kez 2004 yılında Memorial Hastanesi'nde gerçekleştirilmiştir;
- Koroner bypass cerrahisinde kullanılan AESOP cerrahi robotik kolunu Türkiye'de tanıtan ilk hastane;
- Dikişsiz kornea nakli ve keratoprotezlerle yapay kornea nakli yapan ilk özel hastane.
Memorial Hastanesi'nde in vitro
Memorial Hastaneleri Üreme Tıbbı Merkezi, dünyanın dört bir yanından doğal yollarla bebek sahibi olamayan ailelerin tercih ettiği bir merkezdir. Başarı için en önemli faktör, her çiftin durumunu doğru bir şekilde değerlendirmek ve ardından her vaka için en uygun tedaviyi dikkatli ve kesin bir şekilde planlamaktır. Memorial'da aşağıdaki durumlarda çiftler için yardım ararız:
- Kadın 35 yaşına kadar ve 1 yıllık denemeden sonra çocuk sahibi olamıyor;
- Kadın 35 yaşın üzerindeydi ve altı ay içinde planlanmış bir gebeliği olmamıştı;
- Kadının adet döngüsü bozuklukları vardır;
- Önceki hamilelikler düşükle sonuçlandı;
- Malformasyonlarla doğan çocuklar var;
- Eşlerden birinin kalıtsal kromozomal hastalıklardan muzdarip olması (hemofili, Down sendromu vb.)
Her yıl, çoğu yurtdışından olmak üzere yaklaşık 4.000 çift IVF merkezinde IVF prosedürlerinden geçmektedir. Merkezin uluslararası itibarının temel nedeni yüksek başarı oranlarında yatmaktadır. Örneğin, doğurganlık çağındaki genç çiftlerde vakaların yaklaşık 65%'sinde klinik gebelik elde edilmektedir. Kadının 40 yaşın üzerinde olduğu veya daha önce birçok başarısız denemenin olduğu çiftlerde başarı oranı 25% civarındadır. Her iki durumda da sonuçlar küresel ortalamanın üzerindedir.
Memorial Hastaneleri, üreme tıbbı alanındaki başarısı nedeniyle Londra'da düzenlenen Medical Travel Awards tarafından 2015 yılının En İyi Doğurganlık Tedavi Merkezi ödülüne layık görüldü.
Memorial'daki Tüp Bebek Merkezi'ndeki ekibin başında Prof. Semra Kahraman, dünyaca ünlü bir hekim ve Uluslararası Preimplantasyon Genetik Tanı Derneği (PGDIS) Başkanı. Bu alanda en son teknolojiyle donatılmış 70'in üzerinde uzmandan oluşan bir ekibe liderlik etmektedir. Çalışmaları sonucunda 24 yılda 30.000'den fazla bebek dünyaya geldi.
Deneyimli profesyoneller ve modern teknolojinin yardımıyla, sorunlu gebelik vakalarının neredeyse tamamında sonuca ulaşmak mümkündür. İmplantasyon öncesi genetik tanı (PGT) yöntemleri kullanılarak rahme yerleştirilmeden önce 4-8 hücreden oluşan bir embriyonun genetik anormallik riskini ve talasemi veya hemofili gibi durumları ekarte etmek için dikkatlice incelenmesi de mümkündür.
Memorial'da organ nakli
Memorial Sağlık Grubu'nun Organ Nakli Merkezleri, karaciğer ve böbrek nakli konusunda dünyanın referans merkezleridir. Burada böbrek ve karaciğer nakilleri sırasıyla 99% ve 93,5% başarı oranlarıyla gerçekleştirilmektedir.
Organ nakli, ileri cerrahi teknoloji ve ekipman gerektiren karmaşık bir operasyondur. Bu nedenle, bu tür operasyonları gerçekleştirmek için hastanenin yüksek uluslararası standartları karşılaması ve sürecin her aşamasında deneyimli ekiplere sahip olması gerekir.
Böbrek nakli hayat kurtarıyor
Böbrek nakli, kronik böbrek yetmezliği olan hastalar için en etkili tedavidir. Böbrek nakli, böbrek yetmezliği olan hastaları diyalize girmekten kurtarır ve yaşam kalitelerini önemli ölçüde artırır. Aslında başarılı bir böbrek nakli hayat kurtarır. Böbrek nakli hastaları için 5 yıllık prognoz 90% iken, diyaliz hastaları için yaklaşık 40%'dir. Yani böbrek nakli bu hastaların ömrünü 2,5 ila 3 kat uzatmaktadır.
Böbrek bağışı ameliyatı artık korku yaratmıyor
Dünya çapındaki tüm çabalara rağmen, beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden alınan organlarla yapılan nakillerin sayısı yeterli değildir. Bu nedenle, sevdikleri birinin hayatını kurtarmak için organ bağışında bulunan canlı donörlerden yapılan nakiller daha yaygın hale gelmektedir. Bu alandaki "altın standart", yaşayan donörlerin operasyon sonrası sağlığı ve konforu açısından böbreğin kapalı (laparoskopik) yöntemle cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Bu yöntemde böbrek, büyük bir cerrahi kesi yapmak yerine hastanın karnında açılan küçük deliklerden çıkarılır.
Canlı donörden laparoskopik nefrektomi hastanın karnında açılan 0,5-1 cm'lik iki delikten gerçekleştirilir ve operasyon tamamlandıktan sonra böbrek hastanın kasığında açılan 6 cm'lik bir kesiden çıkarılır. Bu sayede hastalar açık nefrektomiye kıyasla daha az ağrı çekmekte, hastanede kalış süreleri kısalmakta, normal yaşam tarzlarına ve iş aktivitelerine daha çabuk dönmektedirler. Ayrıca bu ameliyat, açık nefrektomi sırasında vücutta yapılan kesinin olumsuz yan etkilerini en aza indirir.
Bu cerrahi teknikle, açık ameliyatlarda daha olası olan fıtıklaşma, uyuşma, yara enfeksiyonu ve akciğerlerde hava birikmesi gibi ameliyat bölgesinde istenmeyen yan etkiler neredeyse hiç görülmez. Ameliyattan sonra aynı akşam donörler yürümeye, su içmeye başlar ve ertesi sabah yemek yiyip banyo yapabilirler. Bu ameliyattan sonra hastalar hemen ertesi gün hastaneden ayrılırlar.
Çapraz böbrek naklinde "hibrit yöntem"
Çapraz nakiller, donörü olan ancak uyumlu olmayan hastalar için bir şanstır. Geçmişte çapraz nakil yalnızca kan uyuşmazlığı olan çiftler için yapılıyordu. Ancak ileri teknoloji sayesinde bu konuya artık farklı bir açıdan bakılıyor. Bir hastanın bağışıklık kartı, kanının donörün dokularına saldıran antikorlar içerip içermediğini gösterebilir.
Örneğin, bir kadın kocasına böbreğini bağışlamak isterse, ancak testler kocasının kanında bu böbreğe karşı antikorlar olduğunu gösterirse, naklin başarısız olma olasılığı 100%'dir. Bu kişilerde antikor seviyelerini düşürmek için bazı ilaçlarla tedavi uygulanarak nakil de gerçekleştirilebilir. Ancak bu antikorlar belirlenen seviyenin üzerindeyse, nakil yine başarısız olur veya belirli bir süre sonra vücut böbreği reddedebilir.
Bu nedenle hibrit yöntem uygulanmaktadır. İki uyumlu çift seçilir ve birbirleriyle çaprazlanarak kandaki antikor seviyeleri garantili tedavi noktasına getirilir. Antikor seviyeleri cerrahi müdahale için tamamen güvenli hale geldiğinde, nakil başarıyla gerçekleştirilir. Uyumlu hastalarda hibrit yöntem kullanılarak gerçekleştirilen böbrek nakilleri daha az bağışıklık riski taşımakta ve daha başarılı olmaktadır.
Çocuklarda nakiller hassasiyet gerektirir
Çocuklarda böbrek yetmezliğine şiddetli idrar yolu enfeksiyonları, mesane reflüsü, böbrek taşları ve böbrek fonksiyon bozukluğu neden olurken, safra kanalı hastalığı ve çeşitli kalıtsal hastalıklar karaciğer yetmezliğine yol açabilir.
Küçük çocuklarda (0-5 yaş arası) böbrek ve karaciğer transplantasyonunun cerrahi teknikleri yetişkinlerden farklıdır. Buna ek olarak, çocukluk anatomisinin küçük hacmi ve daha ince kan damarları nedeniyle daha fazla hassasiyet gerektirirler.
Çocukluk çağında karaciğer nakli
Çocuklarda karaciğer naklinin en yaygın nedeni konjenital safra kesesi hastalığıdır. Bu hastalığın ilk belirtisi, tedavisi zor olan sarılıktır. Doğumdan sonraki ilk üç ay içinde tanı konulsa ve karaciğer nakline gerek kalmadan başka bir ameliyat yapılarak zaman kazanılsa bile, bu çocukların çoğunda karaciğer sirozu gelişmesi muhtemeldir. Ayrıca sarılık, kaşıntı, şişkinlik, büyüme ve gelişme geriliği şeklinde kendini gösteren doğuştan metabolik hastalıklar da siroza yol açabilir.
Kadavra donörlerden bağışlanan organların azlığı nedeniyle, bu hastalara anne veya babanın karaciğerinin küçük bir kısmı nakledilebilir. Bu amaçla uygun kan grubuna sahip donör seçilir ve hem çocuğun hem de donörün detaylı muayenesi yapılır. Ameliyattan sonra donörün ciddi bir sorun yaşaması beklenmemektedir, çünkü çocuk için gerekli olan karaciğer az miktardadır ve organ doğal olarak yenilenme yeteneğine sahiptir.